MERHABA NASIL GİDİYOR ARABA...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Beynin Yaydığı Dalgalara Müdahale Etmek Mümkün Mü?

Aşağa gitmek

Beynin Yaydığı Dalgalara Müdahale Etmek Mümkün Mü? Empty Beynin Yaydığı Dalgalara Müdahale Etmek Mümkün Mü?

Mesaj  Admin Paz Ağus. 17, 2008 9:05 pm

Beynin Yaydığı Dalgalara Müdahale Etmek Mümkün Mü?


Prof.
Tarhan "Depresyon ve panik bozukluk başta olmak üzere pek çok
psikiyatrik hastaki biyolojik boyutunun bilimsel araştırmalarla
doğrulandı ve beyinde bazı alanlarda biyokimyasal düzensizlikle bu
hastalıklar arasındaki ilişki laboratuar çalışmalarında gösterildi."
Psikiyatrik
hastalıkların beyin hücreleri arasındaki kimyasal iletide bozulmayla
ilişkili olduğu, bilimsel araştırmalarla ortaya konmuş. Bu nedenle
Nöropsikiyatrik bir bozukluğu olan kişinin klinik değerlendirmesinde,
yaş grubuna göre beyin işlevlerinin normal olup olmadığını anlamak
giderek daha çok önem kazanıyor.
Beyin tomografisi ve MR gibi
görüntüleme yöntemleri ile beyinde tümör vb. gibi yer kaplayan kitleler
olup olmadığı anlaşılabiliyor. Ancak beynin sağlıklı çalışıp
çalışmadığı anlaşılamıyor. Bu amaçla beynin işlevsel görüntülemesini
yapmak ve çeşitli bilişsel yetileri ölçmek gerekiyor.
Beyindeki
biyolojik süreçlerin son ürünü olan biyoelektrik faaliyeti ölçmek, bir
dizi "Nöropsikolojik Testler" ve "Kantitatif EEG" (Beyin Haritalaması)
ile mümkün olabiliyor. Türkiye'de Prof. Dr. Nevzat Tarhan yönetimindeki
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi 1999 yılından bu yana Türkiye de
ilk "Beyin Check Up"ı ve "Manyetik Uyarım Tedavisi"ni (TMU)
gerçekleştirdiklerini söyleyen Prof. Dr. Tarhan merkezlerinde
psikiyatrideki son tedavi yöntemlerini kullandıklarını belirtti.
Depresyon
ve panik bozukluk başta olmak üzere pek çok psikiyatrik hastalığın
biyolojik boyutunun bilimsel araştırmalar ile doğrulandığını ve beyinde
bazı alanlarda biyokimyasal düzensizlikle bu hastalıklar arasındaki
ilişkinin laboratuar çalışmalarında gösterildiğini hatırlatan Prof.
Tarhan, "Ancak insan beyninin olağanüstü karmaşık yapısı ve
'dokunulmazlığı' bu ilişkinin ayrıntılı biçimde çözümlenmesinin önünde
güçlü bir engel oluşturmaktadır. İnsan beyni direkt olarak
görülemediği, diğer organlarda olduğu gibi bir parçası alınıp,
incelenemediği için araştırmacılar beynin çalışması hakkında "dolaylı"
olarak bilgi verebilecek tekniklerden yararlanmaktadırlar" diye
konuştu.
Merkez bünyesinde kullandıkları Kantitatif Farmako EEG
sisteminin ilacın insan beyninde Antidepresan, Antipsikotik,
Antiankisiyete veya Kofgnitif Aktivatör etkilerinin olup olmadığı
konusunda ön bilgi verebildiğini ve bu bilgilerin yüzde yüz kesin
olmasa bile duyarlılığı ve özgünlüğünü yükselttiğini anlatan Prof. Dr.
Tarhan konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
"Psikiyatride klinik
muayene tanıyı koymak için genelde yeterli oluyor. Ancak kişinin beyin
fonksiyonun nasıl olduğu ve verilen ilaçların beyin üzerindeki etkisi,
biyoyararlığı konusunda klinik gözleme yardımcı bir tanı ve tedavi
yöntemi olarak kullanılıyor. Amerikan Nörofizyoloji Derneği 1997
yılında kantitatif EEG'nin kullanıldığı alanları belirledi. Bu
kullanıldığı alanlardan psikiyatri ile ilgili alanlara bakıldığında;
depresyon, şizofreni, dikkat eksikliği, hiperaktivite, öğrenme güçlüğü,
alkolizm ve epilepsi bulunuyor. Özellikle çocuklardaki hiperaktivite ve
dikkat eksikliği ile öğrenme güçlüğünde önümüzde klinik bir ölçü olarak
işimize yarıyor. "Türkiye'de bu yöntemi yaklaşık 4-5 yıldır
psikiyatride gerekli gördükleri hastalarda kullandıklarını söyleyen Dr.
Tarhan, klinik uygulamalarının birçok hastada olumlu etkisini
gördüklerini ifade etti. EEG'nin sadece nörologların ilgilenmesi
gereken bir alan gibi düşünüldüğünü söyleyen Prof. Tarhan hekimlerin bu
konudaki yaklaşımlarının çok önemli olduğunu belirterek konuyla ilgili
görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Özellikle kantitatif EEG 1990
yılından sonra dijital formata beyin dalgaları geçirilmeye başlandıktan
sonra EEG' de psikiyatrinin kullanım alanı ortaya çıktı. Bu nedenle
psikiyatri kliniklerinin birçoğunda beyin elektrosu çekilmeden hasta
tedaviye alınmıyor. Beyin elektrosu beyindeki biyolojik süreçlerin son
ürünü. Bunun anlaşılması beynin anlaşılmasına yardım ediyor. Burada
yorum çok önemli. Nörolog arkadaşlar olayı sadece epilepsi boyutunda
yorumluyorlar. Bu nedenle psikiyatristlerin konuya el atmaları
gerekiyor. El atarlarsa bunun psikiyatrik yorumunu yapabilirler ve
kişinin beyin fizyolojisi hakkında tedaviden önce ve sonra doğru
yorumlanırsa önemli katkı sağlamış oluyor."

Psikiyatride yeni tedavi yöntemi
Son
15 yılda kaydedilen teknolojik ilerlemeler beyinde hücresel elektrik
akımını ölçmek ve değiştirmek konusunda bazı cihazların
geliştirilmesini sağladı. Bu cihazlardan biri Transkraniyal Manyetik
Uyarım (tmu) sistemi. Manyetik uyarım tedavisi: beyin elektriksel ve
kimyasal süreçlerle çalıştığı için, beyindeki elektriksel süreçlere
etki ederek beyindeki kimyasal süreçleri düzeltmeyi amaçlayan, manyetik
uyarı verilmesiyle ilgili bir tedavi. Evrende var olan manyetik alan
yoğunlaştırılıp kişiye veriliyor.
Türkiye' de 2003 Mart ayında
itibaren merkezlerinde kullandıkları bu yöntemin henüz FDA onayı
olmamakla birlikte İngiltere ve Kanada'da kullanıldığını ve Avrupa'da
sağlık amacıyla kullanılacağının da onaylandığını söyleyen Prof.
Tarhan, şu an psikiyatride ümit verici bir tedavi yöntemi ve iyi bir
seçenek olarak kabul edildiğini ifade etti.

Beyine etkisi nasıl gerçekleşiyor?
TMU'da
saçlı kafa derisinin üzerine elektro manyetik bir bobin (coil)
yerleştiriliyor. Kapasitörler de tutulan enerji ile manyetik alan
oluşturulur. Bu manyetik alan 100-200 mikro-saniyede artıp azalma
özelliğinde ve bölgesel olarak uygulanıyor. MR görüntülemede uygulanan
manyetik alanla aynı şiddette ancak MR'daki manyetik alan statik,
TMU'da ise değişken.
TMU tedavisi ise ayaktan uygulanabilir,
anestezi ya da analjezik gerektirmeden uygulandığını söyleyen Prof. Dr.
Tarhan yöntemle ilgili şu bilgileri verdi:
"Beyinde hedeflenen
alanda "nöronal depolarizasyon" dediğimiz değişim oluşur. Beyindeki
hücrelerin elektriksel iletisine müdahale edilmiş olur. Beynin
elektriksel ve kimyasal ileti ile çalıştığı düşünülürse beynin yeterli
çalışmayan doğal süreçlerini harekete geçirici etkisi olduğu anlaşılır.
Dışarıdan elektrik akımı vermeden, güçlü ama kısa bir manyetik alan
oluşturarak tedavi etkisini oluşturur."
Tedaviye dirençle
vakaların tümünün uygun hasta kalıbına uyduğunu belirten Prof. Dr.
Tarhan, "EKG'de bu da hamileler üzerine çok rahat uygulanabiliyor. Biz
genellikli üçlü tedavi protokolü uyguluyoruz. İlaç, pisikoterapi ve
manyetik uyarı. Dirençli vakalar olduğu için bu şekilde davranmak
gerekiyor ve bu şekilde bize gelen vakalarda çok başarılı sonuçlara
ulaştık" diye konuştu.

TMU'unun etkili olduğu hastalıklar
Prof.
Tarhan, TMU'nun öncelikle önerilen tedavi alanlarını şöyle sıraladı;
Tedaviye Dirençli Depresyon, Şizofreni ve Obsesif Kompulsif Bozukluk ve
Şizofreni ruhsal bozukluklarıdır. Gebelikte, emziren annelerde ve kalp
hastalarında kullanılabilmesi, ilaç tedavisine bir üstünlüğü olarak
dikkat çekmektedir. Nörolojide kullanımı ise, konuşma bozuklukları,
Epilepsi, Parkinson ve bazı felçlerde. Otizm ve hiperaktivite'de
kullanım ile ilgili bilimsel çalışmalar sürüyor.

KAYNAK: Medikal Trend, Ocak 2004
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 10/08/08

http://health100.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz