MERHABA NASIL GİDİYOR ARABA...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Beynin Dengesi

Aşağa gitmek

Beynin Dengesi Empty Beynin Dengesi

Mesaj  Admin Paz Ağus. 17, 2008 9:00 pm

Beynin Dengesi

Duygu, düşünce ve davranışlarımız, beyinde,
bir terazi hassaslığında tartılarak ortaya çıkar. Tartının bir
kefesinde beyin ön bölgesi, diğer kefesinde limbik sistem yer alır.
Beynimize hükmetmenin yolu, bu iki yapının nasıl çalıştığını ve
nelerden etkilendiğini anlamakla mümkün olabilir. Beyin ön bölgesinin
çalışmasıyla ortaya çıkan özellikler:

1. Dikkati verme ve sürdürme
2. Dikkatin yönlendirilmesi
3. Kısa-orta süreli ve işleyen bellek
4. Sabır
5. Planlama, tasarlama
6. Yargılama
7. Tepki kontrolü
8. Düzenli olma
9. Kendini kontrol edebilme
10. Sorunları çözme
11. Ayrıntılı düşünme
12. Gelecekle ilgili öngörüde bulunma
13. Hatalardan ders çıkarma
14. Duyguları anlama ve ifade etme
15. Empati kurma
16. Sağduyu
17. Moral
18. Motivasyon

İnsan
beyninin diğer omurgalı canlılardan en önemli farkı, gelişmiş ön
bölgesidir (prefrontal korteks). İlk 3 madde diğer omurgalı canlıların
beyin ön bölgelerinin faaliyetleriyle de gerçekleşir. Ancak insan olma
özelliği, sayılan diğer 15 maddenin gelişmiş beyin ön bölgesi
tarafından sağlanmasıyla mümkündür.

Beyin ön bölgesi, beynin hem
giriş hem de çıkış kapısı gibidir. Beyine dışarıdan bir uyarı
geldiğinde ya da bir olay olduğunda 5 duyu ile alınan bilgiler beyin ön
bölgesinde toplanır. Buradan ilgili birimlerle bilgi alış verişinde
bulunarak kendine uygun tepkiyi ortaya koyar.

Örneğin size bir
söz söylendi. Göz sözü söyleyeni görür, kulak duyar, alınan bilgiler
beyin ön bölgesi dahil tüm beyine ulaşır. Beynin hafıza bölümüne
(hipokampus), beyin ön bölgesinden kayıtlar gönderilir. Limbik sistem
içinde yer alan hipokampus’ta saf bellek verileri bulunur. Bu veriler
diğer limbik sistem elemanı amigdala’dan duygusal ton özelliğini
(şiddetini) alarak beyin ön bölgesine geri gönderilir. Diğer beyin
bölgelerinden de konuyla ilgili bilgileri toparlayan beyin ön bölgesi,
insan davranışını ortaya koyacak kararı verir ve uygular.

Eğer
söylenen söz amigdala ve hipokampus çalışması sonucu “iyi” olarak
algılanırsa beyin ön bölgesine “iyi” bilgisi iletilir ve beyin ön
bölgesi; tepki kontrolü, mantıklı düşünme vb. akıl özelliklerini
kullanarak verilecek son tepkiyi belirler. İyi durumda olan bir beyin
ön bölgesi, mantıklı bir tepki ortaya koyacaktır. Yukarıda sayılan 18
maddeyi oluşturan birimlerde sorun var ise verilen tepki, sorun
ölçüsünde “sorunlu” olacaktır. Kısaca, önceden belleğe kayıtlanan
bilginin duygusal şiddeti ne derece güçlü olursa olsun, eğer beyin ön
bölgesi iyi durumda ise veilen tepkiler mantıklı olacaktır. Beyin ön
bölgesi sorunlu ise bellekten gelen bilgiler ya olduğu gibi ya da
yeterince mantık süzgecinden geçirilmeden ortaya çıkacaktır. Limbik
sistem; hipotalamus, hipokampus, amigdala gibi pek çok önemli yapının
ortak olarak adlandırıldığı beyin bölgesidir. Korku, heyecan gibi
duyguların şiddetini ayarlayan amigdala; verilecek tepkinin bedensel
kontrolünü sağlayan hipotalamus’a ilgili bilgiler gönderir.

Örneğin
korku anında kızarma, terleme, çarpıntı gibi belirtiler; hipotalamus’un
beden kontrolü sonucu gerçekleşir. Amigdala duygusal şiddetin ne
olacağını belirler. Beyin ön bölgesi, verdiği tepkinin sonucunu
hipotalamus’a ayrıca bildirerek amigdala’dan gelen bilginin şiddetini
ayarlar. Beyin ön bölgesi sorunlu ise amigdaladan gelen belleğe ait
duygusal tepkinin şiddeti, hipotalamus aracılığıylebedene doğrudan
yansıtılır. Panik atakta görülen beden ile ilgili yakınmalar buna iyi
bir örnektir.

Limbik sistemde yer alan tüm yapılar, omurgalı
hayvanlarda da bulunur. Ancak insana akıl özelliğini kazandıran beyin
ön bölgesi, aklın özelliklerini de beden faaliyetlerine yansıtarak
diğer canlılardan daha farklı bir vücut kontrol sistemi ortaya koyar.
Bu nedenle doğal ortamında yaşayan hayvanlarda görülmeyen pek çok
hastalığın insanlarda ortaya çıkmasının neden budur. Hipertansiyon,
kalp ritm bozuklukları, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı gibi
insana özgü hastalıkların ana kaynağı; beyin ön bölgesidir. Beyin ön
bölgesinde bulunan bir alanın iç organları hipotalamus üzerinden
kontrol ettiği bilinmektedir.

Kısaca, insanda akıl özellikleri ve hastalıkların gelişimini beyin çalışma özellikleri belirler.

Beyin ön bölgesi ve limbik sistem organizasyonu ise beyin çalışma özelliklerini ortaya çıkartır.

Beyin ön bölgesinin çalışma özelliklerini etkileyen faktörler:

1. Ge*ne*tik,
2. An*ne*nin has*ta*lı*ğı,
3. Zor do*ğum,
4. An*ne sü*tü,
5. Bey*ni et*ki*le*yen ateşli has*ta*lık*lar,
6. Bes*len*me özellikleri,
7. Hafif ya da şiddetli ka*fa dar*beleri,
8. Aşılar,
9. Ge*nel anes*te*zi al*tın*da ge*çi*ri*len ame*li*yat*lar,
10. Stres.

1.
Anne-babadan alınan genetik özellikler, beyin çalışmasının temel
yapısını oluşturur. Sayılan diğer faktörler, genetik yönden belirlenen
özellikler üzerine bina edilir.

2. Annenin hamile iken içinde
bulunduğu hastalık durumu, vücuttaki kimi hormonal çalışma
bozukluklarına neden olur ve anne ile karnındaki bebeğin ilişkisini
sağlayan kordonun çalışmasını etkileyerek bebeğin beyin gelişiminde
değişikliklere neden olabilir.

3. Doğum zorlukları sonucu bebeğin beyin kanlanması geçici olarak etkilenebilir.

4.
Anne sütü içinde bulunan kimi maddeler beyin gelişimi için gereklidir.
Her bebek en az 1 yıl anne sütü ile beslenmelidir. Yeterli anne sütünün
alınmaması durumunda beynin gelişimi etkilenebilir.

5. Kimi bakteri ve virüsler beyin çalışmasını etkileyebilir.

6.
Gelişen teknoloji ile değişen beslenme alışkanlıkları sonucu ortaya
çıkan doğal olmayan besinler, beyin üzerinde önemli etkilere sahiptir.
Bin yıllar boyunca doğada, doğal halde bulunan besinleri tüketerek
gelişen insan bünyesi; özellikle son 50 yılda ortaya çıkan yapay besin
ürünlerine yabancıdır. Karton kutularda işlemden geçirilerek satılan
sütler doğallıklarını tamamen yitirmişlerdir. Ekmek; saf buğdaydan
değil, özü ve kepeğini kaybetmiş buğdaydan yapılır. Yürüyemeden, güneş
ışığı görmeden ve tek yönlü beslenme ile yetiştirilen tavukların etleri
ne derece sağlıklıdır? Sofra şekeri (glükoz) ile hazırlanan besinler ve
şekerin kendisi, tamamen rafine edilmiş bir üründür ve alınması insan
bünyesine zararlıdır. İnsan vücudu; besin maddesi olarak aldığı
protein, yağ ve birleşik karbonhidratlardan şekeri elde eder. Doğrudan
alınan basit şeker, önce insülin sonra diğer vücut sistemlerini olumsuz
yönde etkileyerek hastalıkların oluşmasına zemin hazırlar.Özellikle saf
şeker başta olmak üzere, doğal olmayan besin maddelerinin önemli
etkileri beyinde gözleniyor. Saf şekerin ve glisemik endeksi arttıran
hamur işi gibi diğer besin maddelerinin beyin ön bölgesi üzerinde
uyarıcı etkileri vardır. Bu etki, çocukluk dönemlerinden itibaren beyin
tarafından öğrenilir. Beyin çalışma özellikleri duyarlı hale geldiği
durumlarda (sinirli, üzgün, yorgun, dikkat azlığı vb.) beyin uyarılma
ihtiyacı hissederek bu maddelerin alınmasını ister. Çayda bulunan tein,
kahvede kafein, kolada x maddesi ve şeker, sigarada nikotin, dikkat
eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda kullanılan ilaçların içeriğinde
yer alan amfetamin, beyin uyarıcı özelliği olan diğer maddelerdir.
Sonuçta, beyin çalışma özelliklerinin; hem bağımlılık yapıcı etkisiyle
hem de bağımlılığın oluşturduğu maddelerin vücut üzerindeki zararlı
etkisiyle beyin çalışma bozukluklarıyla görülen hastalıkların
gelişiminde önemli etkileri olduğu gözlenir.

7. Beyin kafatası
içinde, etrafında su dolu bir kesede bulunur. Kafatası içinde çeşitli
kemik çıkıntıları vardır. İvmeli kafa hareketleri, beyne zarar
verebilir ve sonuçta beyin çalışması etkilenebilir. Beyin ön bölgesi
çalışmasıyla insan kişilik özelliklerinin önemli bir bölümü şekillenir.
Sinirli, sabırsız, dikkat eksikliği olan bir kişinin beyin ön bölge
çalışması duyarlıdır. Kafa darbesinden sonra beyin ile ilgili
hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu durum, alınan darbenin şiddetinden
çok, darbe alındığı andaki beyin çalışma özellikleriyle ilişkilidir.
Çok şiddetli bir darbe herhangi bir yakınma oluşturmazken daha hafif
şiddetteki darbeler; epileptik nöbet, başağrısı, depresyon, kronik baş
dönmesi, kronik kulak çınlaması ve hatta hipertansiyon ve astım
krizlerine yol açabildiği bilinmektedir.

8. Aşılarda yer alan
alimünyum, civa gibi ağır metallerin beyin üzerinde olumsuz etkileri
vardır. 2002 yılında batılı ülkelerde bu maddelerin aşılardan
çıkartılmasına karar verildi. Ülkemize dışarıdan gönderilen aşıların
içeriği halen belirsiz. Üstelik Sağlık Bakanlığı yaptığı bir
açıklamada, ağır metal içeren aşıların zararının olmadığını bildirdi.
Oysaki son 50 yıl içinde otizm, dikkat eksikliği, epilepsi, immun
sistem hastalıkları gibi durumlarda, aşı uygulamasının yaygınlaşmasıyla
birlikte önemli artış olduğu gözleniyor. Son zamanlarda ülkemizde
tanıtımı yapılan pnömokok aşısı alüminyum içeriyor. ABD’ndeki
uygulamalarda; epileptik nöbet geçirme (sara), yüksek ateş, aşırı
sinirlilik gibi yan etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Aşı, ABD’nde
2000 yılında kullanım izni almış ve aşı sonrası 79 çocuğun öldüğü,
toplam 3243 çocukta yan etki ortaya çıktığı bilinmektedir.

9.
Yapılan çalışmalar, anestezik maddelerin beyin işlevleri üzerine
olumsuz etkileri olduğunu bildiriyor. Klinik uygulamalarda, öykü
alırken kimi hastaların ısrarla, yakınmaların ameliyat sonrası
başladığını ifade etmesi, bilimsel verilerle bütünleşiyor.
Ameliyatlarda kullanılan genel anestezikler, beyin ön bölge çalışma
özelliklerini etkileyerek ve olasılıkla önceden var olan duyarlılıkları
arttırmasıyla zararlı olabiliyor.

10. Milyarlarca beyin
hücresinin oluşturduğu trilyonlarla ifade edilebilen ağ sistemi
nedeniyle, her beynin ya da her bireyin akıl ve kişilik özellikleri
kendine özgü (şahsına münhasır) ve tektir. Bu nedenle yaşamış ve
yaşayan insanlar, genetik özellikler bakımından benzerlikler
gösterebilir ama birbirlerine tıpatıp benzemezler. Her bireyin sahip
olduğu benzersiz beyin çalışma özellikleri, yukarıda adı geçen
etkenlerle şekillenerek kendi duygu, düşünce ve davranış özelliklerini
belirler. Stresin etkisi bu nedenle her beyinde farklıdır. Çünkü, her
beynin çalışma özellikleri farklıdır. Kimi bir olaya çok şiddetli öfke
ve saldırganlık tepkileri verirken kimi depresyona girer. Bir
başkasında ise kalp spazmı gözlenir.

Beyin temel gelişimini
21’li yaşlarda tamamlar. Bu yaşlardan sonra beyin gelişimi plastisite
(yeni bilgileri işlemek ya da bozulan çalışma biçimini düzeltebilme
becerisi) ile sağlanır. Stres, beyin gelişimini sürdürdüğü yaşlarda,
beyin çalışma özelliklerini etkileyerek zararlı olabilir. 21 yaşa kadar
beyin normal gelişimini tamamlamış ise, bu yaşlardan sonra stresten
etkilenmesi de kolay olmayacaktır. Stres etkisiyle hemen tüm beyinlerin
çalışma özellikleri etkilenir. Burada önemli olan beynin strese
göstereceği dirençtir. Beyin çalışma özellikleri ne kadar iyi ise
stresten de o oranda az etkilenecek ve hastalık oluşturma potansiyeli
olmayacaktır. Yukarıda anılan maddeler, beyin gelişimi döneminde, beyin
çalışma özelliklerini etkileyerek hem hastalık oluşumunda etkilidirler
hem de duyarlı beyin çalışma özellikleri yaratarak strese karşı beyin
direncinin azalmasına yol açarlar.

3. ve 5. maddeler dışında
sayılan diğer maddelerin beyin üzerindeki etkisini göstermesi için
belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Doktorlar da dahil olmak üzere
çoğu insan, etkisini sonradan ortaya çıkartan bu 8 maddeyi pek ciddiye
almazlar.Örneğin hafif kafa darbeleri alındığı anda bir anlık göz
kararması biçiminde oluşan bilinç kaybı ve sonrası çekilen beyin
tomografileri sıklıkla normaldir. O anın etkisi beyinde çalışma
bozukluğu olarak başlar ve gelişir. Olaydan sonraki 3 yıl içinde
sıklıkla yakınmaların başladığı görülür. Kafa darbesi alınan bölgeye
göre yakınmalarda da çeşitlilik gözlenir. Başın her iki yanına alınan
darbeler sonrası temporal alanlarda oluşan duyarlılık sonucu;
tahammülsüzlük, aşırı sinirlilik, sinirlilik halinde iken ne yaptığını
bilememe, bayılmalar, intihar etme, halüsinasyonlar, kulaklarda
çınlama, duygusal dengesizlik gibi yakınmalar sıklıkla gözlenir.
Özellikle eşlerinden şiddet gören ev hanımları, klinikte görülen
olguların önemli bir kısmını oluşturur. Hastalar çoğunlukla eşleriyle
doktora geldiklerinden bu konuyu açmaya çekinirler. Kafa darbelerini
önemsemeyen çoğu hekimde zaten bu konuyu es geçer. Medya haberlerinde
yer alan “cinnet geçirdi”ifadesinin kurbanları sıklıkla kafa darbesi
almış insanlardır. Sağlıklı bir beyin için genetik etmenler dışında
kalan 9 maddeden sakınmak gereklidir. Elimizden geldiğince…

Dr. Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
Admin
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 10/08/08

http://health100.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz